Kadının 35 yaş altında oluşunda 12 aylık, 35 yaş üstünde oluşunda 6 aylık bir süre boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebelik elde edilememesi durumuna infertilite denir. Günümüzde çiftlerin %15’inde infertilite görülmektedir.
İnfertilite pek çok farklı nedene bağlı olarak gelişebilir. Bu nedenler kadın ya da erkek kaynaklı olabilir. Kadınlara ve erkeklere bağlı olarak gelişen infertilite yüzdelerini şöyle açıklayabiliriz:
Çoğunluğu oluşturan kadınlara ait infertilite nedenleri arasında aşağıdaki maddeleri sayabiliriz:
Erkeğe bağlı gelişen bir infertilite varsa;
Akupunktur Nedir, Ne İşe Yarar?
Alternatif tıp alanı kapsamında geleneksel tıbbın bir uzantısı olarak yüzlerce yıl önce Çin’de keşfedilmiş ve 1970’lerde Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmış olan akupunktur tedavisi günümüzde romatoid artrit, osteoartrid, bel ve boyun ağrıları ve dispeptik şikayetler gibi farklı alanlarda tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak tercih edilmektedir.
Vücudun belirli bölgelerinden enerji kanalları içerisinde seyreden bazı enerjilerin geçtiğine inanılarak saplanan ince iğneler yardımıyla o bölgeler uyarılarak çeşitli hastalıklarda duyulan ağrının hafifletilmesi ya da ciddi rahatsızlık oluşturabilecek semptomların iyileştirilmesi amacıyla hastalara akupunktur uygulanmaktadır. Akupunkturun aynı zamanda psikiyatrik rahatsızlıklara iyi geldiği ve yatıştırıcı bir özelliği olduğu gösterilmiştir.
Doğru uygulandığında güvenli bir yöntem olan akupunkturun yan etkisi azdır ancak yok değildir. Bu yüzden akupunktur uygulaması uzman hekimler tarafından, yetkili merkezlerde uygulanmalıdır.
İnfertilite Tedavisinde Akupunkturun Avantajı Var Mıdır?
İnfertilite tedavisi öncelikle çiftin tedavi programına etkin bir şekilde katılımını gerektirir. Bu süreç içerisinde çiftin sık sık hastane randevularına gitmesi ve yaşam şekillerini bu yönde adapte etmesi gerekir. İnfertilite tedavisi süreci çift için olduğu kadar aileleri ve çevreleri için de maddi ve manevi açıdan zorlu olabilmektedir. Anne adayının etkisi altında olduğu bu stres ortamı gebelik sürecini olumsuz etkileyebilir, infertiliteyi tetikleyebilir.
Akupunktur tedavisinin stresi azalttığı ve korkuları yatıştırdığı yapılan çalışmalarda kanıtlanmış verilerdir. Anne adayına uygulanacak olan akupunktur tedavisi zihinsel ve bedensel olarak sakinleştirici etki göstererek olumsuz duygu durumunu, depresyon, kaygı ve stresi azaltır ve infertilite tedavisi sürecinde başarıyı artırır. Bunun yanı sıra akupunktur uygulaması santral ve periferik sinir sistemine ve nöroendokrin sisteme etki ederek uterusa giden kanlanmayı artırır ve uterin motiliteyi azaltarak fizyolojik iyileşmeye neden olur ve gebelik için uygun ortamın oluşmasına yardımcı olarak infertilite tedavisi başarı olasılığını ve gebelik başarısını artırır.
Fizyolojik olarak fertilizasyonun gerçekleşmesi için erkekte testiste üretilen sperm hücresinin olgunlaşarak üreme kanallarından geçmesi ve ejakulasyon ile dişi genital sisteminin içine atılması gerekir.
Erkekte İnfertilite Değerlendirilmesi ve Azospermi
İnfertil erkeklerin bazılarında ejakülatta olması gerekenden daha az sperme rastlanır, buna oligozoospermi denir. Bazılarında ise ejakülatta hiç sperm olmaz, bu duruma ise azospermi denir. Ejakülatta anormal sperm hücrelerine rastlanabilir. Kötü kaliteli, az hareketli, anormal morfolojik yapıya sahip sperm hücrelerinin normalden fazla olması durumuna teratozoospermi denir.
Azospermi tıkanıklığa bağlı olan ve olmayan azospermi olarak iki gruba ayrılabilir. Tıkanıklığa bağlı olan azospermide (obstrüktif azospermi) spermin vücut içerisinde iletildiği yollarda bir darlık vardır. Bu darlık geçirilmiş bir cerrahi operasyon, genital enfeksiyon sonrasında edinilmiş ya da doğuştan gelen bir anomali olabilir. Sperm kanallarındaki darlığa bağlı olarak meni çıkışı engellenir ve ejakülatta sperme rastlanmaz. Darlık ya da tıkanıklık cerrahi olarak düzeltilebilir ancak düzeltildikten sonra da ejakülattaki sperm miktarı fertilizasyon için yeterli olmayabilir, bu durumda yine tüp bebek tedavisi gerekir.
Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi (non-obstrüktif azospermi) inmemiş testis (doğumsal olarak inguinal kanalın yukarısında kalmış testis) ya da testis torsiyonu gibi anomaliler sonucu oluşabilir. Temelde yatan bir tıkanıklık ya da darlık yoktur. Tedavi edilebilir ve edilemez türleri vardır.
İnfertilite şikayetiyle gelen hastada genel yaşam tarzının öğrenilmesi, detaylı anamnez ve fizik muayenenin yanı sıra semen analizi (spermiogram) mutlaka yapılmalıdır.
Semen Analizi (Spermiogram Testi) Nedir?
Tüp bebek tedavisinden önce erkeklere uygulanan semen analizi (spermiogram) testi erkekteki üreme fonksiyonunun durumunu öğrenmek amacıyla spermleri incelemek için yapılan bir testtir.
Ejakülasyonda oluşan ejakülat içeriğindeki spermler şekli, sayısı ve motilitesi (hareket kabiliyeti) yönünden incelenir.
Kadının 35 yaş altında oluşunda 12 aylık, 35 yaş üstünde oluşunda 6 aylık bir süre boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine ve rağmen gebelik elde edilememesi durumunda infertilite nedeninin araştırılması için semen analizi (spermiogram) testi yapılmalıdır.
Testler 7 gün arayla 2 kez uygulanır. Semen analizi (spermiogram) testi için testin uygulanacağı günden önce 3-5 günlük bir cinsel perhiz ile birlikte alkol ve kafein alımının da durdurulması gereklidir. Ayrıca testten önce idrar yapılmış, mesane boşaltılmış olmalıdır. Test için hastanede verilen özel steril bir kaba mastürbasyon ile ejakülat içeriğinin boşaltılması istenir. Sperm kalitesini etkileyeceği için test sırasında kayganlaştırıcı benzeri ürünler kullanılmamalıdır. Testin hastanede gerçekleştirilememesi durumunda örnek evde alınabilir ancak en geç 1 saat içerisinde laboratuara götürülmelidir.
Laboratuarda sperm hücreleri özel yöntemlerle mikroskobik olarak incelenir. Gerektiğinde test tekrar edilebilir.
Düşük over rezervinin önemi doğurganlık aşamasında çok kıymetli bir yere sahip olmaktadır. Bir kadının yumurtalıklarında yer alan foliküllerin yani yumurtaların sayısının ve kalitesinin azlığı gebe kalma ihtimalini düşürmektedir. Over rezervinin düşük olmamasının ilk sırada gelen nedeni kadının bulunduğu yaş olmaktadır. Kadının yaşı arttıkça doğal bir süreç olan over rezervi sayısı azalmaktadır. Kadınlar ergenlik dönemine kadar sahip oldukları over rezervini yaşları ilerledikçe azalarak kaybetmektedirler. Özellikle bir kadın 35 yaşını geçtikten sonra yumurtalıklarındaki folikül sayısı ve kalitesi hızlı bir biçimde azalmaktadır. Normalden farklı olarak bazı durumlarda kadının yaşı genç olsa bile yaşıtlarına göre az sayıda over rezervine sahip olmaktadır. Bu rezerv düşüklüğü genetik faktörler ve çeşitli etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Düşük over rezervinin önemi ergenlik dönemi ile birlikte kendini belli etmeye başlamaktadır. Düzenli olarak her ay regl yaşamak rezervin sayı ve kalitesinin yüksek olduğunu göstermemektedir. Düşük sayıda over rezervine sahip olunsa bile uzun bir dönem regl sorunsuz yaşanabilmektedir.
Sağlıklı Bir Hamilelik İçin Over Rezervi Çok Önemlidir
Sağlık açısından herhangi bir sorunu bulunmayan her kadın 21 ile 35 gün aralıklarla âdet kanaması görmektedir. Düşük over rezervinin önemi bu regl dönemlerinin kısalması ile anlaşılabilmektedir. Adet arasında yaşanan süre kısalması ve âdet kanama yoğunluğunda meydana gelen azalma yumurtalık rezervinin azaldığını göstermektedir. Merkezimizde ultrasonografik inceleme ve kan testi ile yumurtalıkların durumu detaylı bir şekilde görüntülenebilmektedir. Transvajinal ultrason sayesinde yumurtalık içerisinde bulunan folikül sayısı net bir şekilde belirlenebilmektedir. Hastanın yaşı gereği sahip olması gereken over rezervini taşıyıp taşımadığı kolay bir şekilde belirlenmektedir. Over rezervinde düşüklük olması durumunda adetin üçüncü günü gerçekleştirilen hormon tahlilleri ve Anti-Müllerian Hormon (AMH) testi aracılığıyla hastanın doğurganlığı hakkında detaylı bilgiler alınabilmektedir. AMH testi hastadan alınacak kan örneği ile gerçekleştirilmektedir. Test güvenilirliği açısından laboratuvarımızda standardizasyona oldukça önem verilmektedir. Yapılan AMH testinin değerlerinin çok düşük olması menopoz dönemine yaklaşıldığının, normalin üstünde olması ise polikistik over sendromunun habercisi olmaktadır.
AMH Değerlerinin İfade Ettikleri
Olduğundan dolayı düşük over rezervinin önemi tam anlamıyla kavranmalıdır. Özellikle gebelik için sahip olunan rezervin kalitesi ne kadar hızlı sonuçlar alınabileceğini belli etmektedir. Over rezervi düşük olması durumunda tüp bebek tedavisi ile gebe kalınması ihtimali bulunmaktadır. AMH değerlerinin düşük olduğu durumlarda daha fazla hassasiyet gösterilmeli ve tedavi olmak isteyen hastalar vakit kaybetmemelidir. Bu noktada kaliteli bir merkeze başvuru yapmak son derece önemlidir. Tüp bebek ve kadın sağlığı merkezimizde uzman kadromuzla tüm tedavi ve uygulama aşamalarında bütün gücümüzle sizlerin yanında bulunmaktayız.
Gebelik esnasında bebek kaybetmek zor ve duygusal bir deneyimdir. Düşük yaptıktan veya ölü doğumdan sonra ezici bir keder, suçluluk, öfke, üzüntü, şok ve başarısızlık duygusu gibi bir dizi duygu hissetmek doğaldır. Herkes gebelik kaybını farklı şekilde işlemektedir. Nasıl hissettiğiniz konusunda partnerinize ya da eşinize karşı açık olmak, iki tarafında farklı şekilde algıladığı kayıp duygusunu yenmenize yardımcı olacak, bu zor dönemde yanınızda birinin varlığını hissetmenin iyileştirici gücünden yararlanmanızı sağlayacaktır. İyileşmek için kendinize zaman tanımanız, sizi önemseyenlere kişilerden destek almanız, iyileşme sürecinin hızlandıracaktır.
Dünya genelinde birçok ailenin başa çıkmak zorunda kaldığı bu zor süreçte kendinize hatırlatmanız gerekenleri sıralayacak olursak:
Tüp Bebek Tedavisinde Başarısız Sonuç Alınması
Özellikle ilerleyen yaşlarda ya da yetersiz yumurtalık sahibi olunması sebebi ile tercih edilen tip bebek tedavisi gören çiftlerin birçoğu için, hamileliğe giden çok fazla umut, beklenti ve planlama var. Bu sebeple düşük veya ölü doğum yaptığınızda ya da tedavi süreciniz beklediğiniz gibi olumlu sonuçlanmadığında yıkıcı bir acı hissedebilirsiniz.
Doğmamış bir çocuğun kaybı sonrasında şok, keder, depresyon, suçluluk, öfke ve başarısızlık duygusu hissetmek normaldir. Bir hamilelik kaybını takip eden günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar inanılmaz derecede zor ve acı verici olabilir. Özellikle, tedavi sürecinde her şeyi dikkatlice planladıysanız ve her şeyi doğru yaptığınızı düşündüyseniz, bu durum daha da zor olabilmektedir.
İnsanlara tedavi gördüğünüzü veya gebe olduğunuzu söyleseydiniz, kaybınızın haberini duyurmaktan endişe duyabilirsiniz.
Gebelik Kaybı Sizin Suçunuz Değil
Hayallerini kurduğunuz gebeliğe uzun zaman tedavi gördükten sonra tam kavuştum ve doğacak bebeğin küçücük ellerini görmek için sabırsızlanıyorum diye düşünürken, bir anda yaşayabileceğiniz bu kayıp aslında sizden kaynaklanmıyordur. Genellikle, kayıp sonrasında kendini suçlamaya yönelen kadınların hatırlaması gereken en önemli unsurlardan biri, erken dönem düşüklerinde ya da tedavinin olumlu sonuçlanmamasında genetik problemlerden ya da kromozomal anormalliklerden kaynaklanmasıdır. Geri kalan düşük sebepleri:
Doğmamış bir çocuğun anne karnında vefatı ile hissetmeye başladığınız başarısızlık duygusu, iyileşme sürecinizin uzamasında sebep olarak, hayatınızı eskisi gibi yaşamanızı engelleyecektir. Belirtildiği gibi, bu kayıp sizden kaynaklanmamakta, sizin elinizde olmayan durumlar sebebi ile oluşmaktadır. Yasınızı tutarak, iyileşme sürecinizi tamamladığınızda, yeniden bir adım atarak, yepyeni bir hayat kurma şansınız olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız.
Aşırı kilo ve obezite tüp bebek için olumsuz etkilere sahip olmaktadır. Aşırı kilo özellikle kadınlarda üreme sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hormonal açıdan dengesizliğe sebep olan aşırı kilo yumurtlama aşamasında problemlerin artmasına yol açmaktadır. Bu durum kısırlığa kadar giden sorunları gün yüzüne çıkarmaktadır. Vücutta oluşan fazla yağ dokusu yüzünden artış gösteren insülin direnci diyabet, hipertansiyon ve yumurtlama problemlerine neden olmaktadır. Kendisini gösteren bu rahatsızlıklar sağlıklı bir gebeliğe engel olmaktadır. Aşırı kilo ve obezite tüp bebek için tedavi aşamasında zorlukları arttırdığı için anne adaylarının aşırı kilolarından kurtulması olumlu sonuçlar almaya olanak sağlayacaktır. Obezite nedeniyle hormonal dengede yaşanan düzensizlikler gebe kalmak için uygun düzeni bozmakta ve bu yüzden gebelik şansı son derece azalmaktadır. Yapılan birçok araştırmaya göre aşırı kilo ve obezite ortalama yüzde 20 oranında gebe kalmak ihtimalini azaltmaktadır.
Aşırı Kilo Ve Obezitenin Erkekler Üzerindeki Etkileri
Obezite baba olmak isteyen erkekler içinde üreme aşamasında zorluklar çıkarmaktadır. Aşırı kilo erkeklerde sperm sayısını azaltmaktadır. Obezite düzeyinde aşırı kilolu erkekler normal kilolu erkeklere göre 9 milyon daha az sayıda sperme sahip olmaktadır. Aşırı kilolu erkeklerin yağ dokusunda gerçekleşen östrojen seviyesi artışı aynı zamanda testosteron seviyesinin de azalmasına neden olmaktadır. Testosteron düzeyinde meydana gelen azalma sperm kalitesini ve sayısını düşürmektedir. Bu durum sonucunda sağlıklı bir şekilde çocuk sahibi olabilmek zorlaşmaktadır. Aşırı kilo ve obezite tüp bebek için uygulanan aşamalarda olumlu sonuçlara ulaşmayı güçleştirmektedir.
Tüp Bebek Tedavisi ve Obezite
Uygulamış olduğumuz tüp bebek tedavisinde hastalarımıza yumurta büyütme amacıyla verdiğimiz ilaçlar aşırı kilolu kişilerde maalesef etki oranını azaltmaktadır. Yaşanabilecek olumsuzluklardan bazıları;
Özellikle anne adaylarının tüm riskleri düşürmek ve olumlu bir sonuç alabilmek adına tüp bebek tedavisine karar verdikleri zaman fazla kilolarından kurtulmaları fayda sağlayacaktır. Sağlıklı bir tüp bebek tedavisi uygulanacak kadın hastaların vücut kitle endeksinin 35’in altında olması gerekmektedir. Bu şekilde başlanan tedavinin başarı ihtimali azımsanmayacak şekilde artış göstermektedir. Aşırı kilo ve obezite tüp bebek için olumsuz senaryoları güçlendirmekte olduğundan aşırı kilolu hastalara tedaviye başlamadan önce diyet ve egzersiz programı hazırlanmalıdır. Anne ve baba adaylarının az miktarlarda bile kilo kaybı yaşamaları durumunda başarı şansı yükselmektedir. Bu aşamada dikkat edilecek bir diğer konu aşırı hızlı kilo kaybı yaşamanın yarardan çok zararı olacağıdır. Ani şekilde gerçekleşen kilo kayıpları yumurtaların kalitesini bozabileceğinden döllenme aşamasında yeni sorunlarla karşılaşılmasına sebep olacaktır. Destek alınarak düzenli şekilde kilo verilmesi tüp bebek tedavisinde yardımcı olacaktır.
Tüp bebek tedavisini tercih eden ebeveyn adayları kararlarını verirken duygusal, fiziksel ve tıbbi yönleri ön planda tutsalar bile bu sürecin finansal yönü de birçok anne baba adayı için önemli bir husustur. Bu noktada bir tüp bebek tedavisi fiyatını ayrı bileşenlerine ayırmak ve toplam maliyeti etkileyebilecek birçok faktörü anlamak, ne bekleyeceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Tüp bebek bağlamında parayla ilgili tartışmalar zor olabilir ve bu kadar yüklü bir konuyu ele almak konusunda gergin hissetmek doğaldır, ancak bu durum ebeveyn adaylarını durdurmamalıdır. Tüp bebek tedavisi gibi duygusal ve potansiyel olarak yaşamı değiştiren bir şey hakkında büyük kararlar verirken, iyi bilgi vazgeçilmezdir. Her düzeyde neyin dahil olduğuna dair güçlü bir anlayış -finansal dahil- sürece net beklentiler ve bir yetkilendirme duygusu ile girmenize izin verecektir. Maddiyatın yanı sıra kısırlığın duygusal bedeli çok yüksek olabilir ve birçok çift, profesyonel bir danışman veya terapistin ek desteğinin ve rehberliğinin çok değerli olabileceğini fark eder. İyi bir tüp bebek kliniği ve uzman seçimi, deneyimlerinizi işlemenize, zor kararlar hakkında netlik kazanmanıza ve tüm doğurganlık yolculuğunuzun iniş ve çıkışlarıyla başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
Tüp bebek tedavisi fiyatlarına etki eden faktörler ise işlemin yapıldığı laboratuvar, kullanılan ilaçlar, işlem öncesi yapılan histereskopi gibi işlemlere göre değişiklik göstermektedir. Elde edilen embriyo sayısı transfer edilecek embriyo sayısından fazla ise hastaya dondurma saklama yöntemi önerilebilir (bu işlem ek ücrete tabidir). Tekrarlayan transfer başarısızlığı sonrası hastaya rahim biyopsi işlemi önerilebilir bu durumda da ek maliyet yansıyabilir. Erkek faktörüne bağlı infertilitede sperm örneğinin cerrahi yol ile alınmasına gerek duyulduğu gibi durumlarda ek maliyet yansıyabilir.
Tüp bebek tek bir tedavi değil, bir dizi prosedür olduğundan, sürecin her aşamasında birçok doktor, hemşire ve teknisyen yer almaktadır. Her adım için ayrı ücretlendirme hızla kafa karıştırıcı hale gelebilir, bu nedenle çoğu sağlayıcı IVF döngüsü başına tek bir temel ücret alır ve bu da büyük maliyetlerin çoğunu içerir. Bu döngü başına ücrete tam olarak nelerin dahil olduğu klinikler arasında değişebilirken; ‘genel’ veya ‘tipik’ olarak addedilebilecek bir tüp bebek tedavi süreci bulunmamaktadır. Her vaka farklıdır ve bireysel bir tedavi için gerekli kesin prosedürler değişebilir. Belirli durumlarda hamileliğe ulaşmada yardımcı olabilecek bir dizi başka prosedür, teknoloji ve ekstra hizmetler ve ayrıca bir döngünün toplam maliyetini değiştirebilecek başka birçok faktör de tüp bebek tedavisi fiyatı değişikliklerinde söz konusu olabilir.
NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara ise bebek sahibi olmak isteyen çiftler için kişiye özel bireyselleştirilmiş tedaviler, tanı yöntemleri ve üst düzey donanımlı embriyoloji laboratuvarı ile uzman tüp bebek doktorları ve kadın doğum uzmanları kadrosu ile günümüzün en iyi ve gelişmiş tedavi seçeneklerini sunmakta ve tüp bebek tedavilerinizi devam ettirmektedir. Bu bağlamda tüp bebek merkezimizde ilaç destekli yumurta takibi, hormon tahlilleri, anestezi altında yumurta toplama ve embriyo transfer işlemleri şeklinde bir paket olarak fiyatlandırılmıştır.
Tüp bebek tedavisi (IVF), günümüzde bebek sahibi olmak isteyen ebeveyn adaylarının %15’ini etkileyen infertelite yani kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin sıklıkla tercih ettiği tedavi yöntemlerinden biridir. Lakin süreç sırasında karşı karşıya kalınan duygusal ve fiziksel maliyetler gibi birçok açıdan kişileri tüp bebek tedavisinin başarı oranını ve denemeye değer olup olmadığını sorgulamaya itmektedir.
Genç kadınlarda gebe kalma olasılığı daha yüksekken yaş ilerledikçe gebe kalma oranı ve canlı doğum oranı azalmaktadır. Canlı doğumla sonuçlanan tüp bebek tedavilerinin başarı yüzdesi 35 yaş altı kadınlar için %32,2, 35-37 yaş kadınlar için %27,7, 38-39 yaş kadınlar için %20,8, 40-42 yaş kadınlar için %13,6, 43-44 yaş kadınlar için %5, 44 yaş üstü kadınlar için %1,9’dur.
Kadın yaşı arttıkça tüp bebekte gebelik şansı azalmaktadır. Tüp bebek tedavisinde 35 yaş altı kadınlarda başarı oranı %60’ları bulurken; 40 yaşından sonra %20’lere düşmektedir. Bunların sebebi ise yumurta kalitesinin yaşa bağlı oluşu ile 35 yaşından sonra gebelik şansının azalmakta oluşudur.
Öte yandan, Fallop tüpleri ne kadar sağlıklı ise tüp bebek tedavisinde başarı oranı bir o kadar yüksektir. Bir veya iki tüpü sıvı dolu ve tüp tıkanıklığı olan kadınlar (hidrosalpinks); olmayan kadınlara göre daha düşük gebelik şansına sahiptir. Kilonun fazla olması ve insülin direnci olması gibi durumlarda ise diyet ve gerektiğinde insülin direncini düşüren ilaç kullanımı da tedavinin başarılı bir gebelikle sonuçlandırılma şansını artabilmektedir.
Sağlıklı yaşam tarzı daha az olduğunda (stres, sigara içmek, aşırı zayıflık veya obezite) tüp bebek tedavisinde başarılı sonuç ve gebelik oranını azalmaktadır. Spermlerin hareketsiz olması, ileri derecede şekil bozuklukları ve azospermi durumları tüp bebek tedavisinde başarıyı olumsuz etkileyebilecek faktörlerdendir. Spermlerde ileri düzey bozukluk olduğunda laboratuvarda kullanılan farklı teknikler ile sorun giderilmeye çalışılabilir ve sağlıklı spermler seçilebilir.
Üzerinde çok az kontrole sahip olunsa da tedavi sürecinin gebelikle sonuçlanması bazı sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ile desteklenebilir. Başarı oranı bir dizi faktöre de bağlı olan tüp bebek tedavisinde bu oran hesaplanırken dikkate alınan temel bazı faktörler ise özetle şunlardır:
Öte yandan tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşma da bu faktörlerin yanı sıra klinik seçimi de birçok açıdan oldukça önemlidir. NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara ise bebek sahibi olmak isteyen çiftler için kişiye özel bireyselleştirilmiş tedaviler, tanı yöntemleri ve üst düzey donanımlı embriyoloji laboratuvarı ile uzman tüp bebek uzmanları kadrosu ile en uygun tedavi seçeneklerini sunmakta ve tüp bebek tedavilerimizi devam ettirmektedir.
Tüp bebek tedavisi (IVF), doğurganlık sorunları yaşayan kişilerin bebek sahibi olmalarına yardımcı olan etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, kadın ve erkekten alınan üreme hücrelerinin laboratuvar ortamında döllenmesini içerir ve çeşitli aşamalardan oluşur. İşte tüp bebek tedavisinin nasıl yapıldığı ve ne kadar sürdüğü hakkında bilmeniz gerekenler:
Tüp bebek tedavisi, kadının adet döngüsünün 2-3. gününde başlar. Bu aşamada, anne adayı hormon ilaçları ile tedavi edilir ve yumurtalıklarının uyarılması sağlanır. Yumurtalıklar olgunlaştığında, yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir. Bu süreç genellikle 10-14 gün sürer.
Yumurta toplama işlemi, anne adayının yumurtalıklarından olgun yumurtaların toplanmasını içerir. Aynı gün, baba adayından özel bir odada mastürbasyon yöntemiyle sperm örneği alınır. Bu örnek, androloji laboratuvarında analiz edilerek en kaliteli spermler seçilir. Toplanan yumurtalar laboratuvar ortamında sperm ile döllenir ve embriyo oluşturulur.
Döllenmiş yumurta, yani embriyo, gelişmesi için birkaç gün laboratuvarda bekletilir. Embriyo transferi, döllenmeden yaklaşık 3-5 gün sonra yapılır. Bu işlem sırasında, embriyo bir kateter yardımıyla anne adayının rahmine yerleştirilir. Transfer işlemi genellikle ağrısızdır ve kısa sürer.
Embriyo transferinden sonra, yaklaşık 10-12 gün boyunca beklemek gereklidir. Bu süre zarfında, embriyonun rahme tutunup tutunmadığı ve gebeliğin gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenir. Gebelik testi, kan tahlili ile yapılır ve en kesin sonucu verir. Toplamda, tedavi başlangıcından gebelik testine kadar geçen süre yaklaşık 28-30 gündür.
Yasalarca belirtildiği üzere, anne adayının yaşı 35 yaşından küçükse birinci ve ikinci tüp bebek denemelerinde sadece 1 embriyo transfer edilebilir. Anne adayının yaşı 35 yaşından büyükse veya üçüncü ve sonraki denemeleri söz konusu ise 2 embriyo transfer edilebilir. Genç kadınların tedavi sürecinde başarılı sonuçlar alarak hamile kalma olasılığı daha yüksekken, 42 yaşın üzerindeki kadınlar için tüp bebek tedavisi genellikle önerilmez. Ancak, başarıyı etkileyen en önemli faktörün anne adayının yaşından çok kısırlığın nedeni olduğu unutulmamalıdır.
Bazı durumlarda, menide hiç sperm görülmeyebilir (azospermi). Bu durumda, TESE, MESA ve PESA gibi cerrahi teknikler kullanılarak testislerden sperm elde edilmeye çalışılır. Bu yöntemler, bebek sahibi olmak isteyen çiftler için alternatif çözümler sunar.
Tüp bebek tedavisi her zaman hamilelikle sonuçlanmayabilir ve hem fiziksel hem de duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Bu süreçte, iyi bir kadın doğum veya tüp bebek uzmanına danışmak, sorunun kaynağına inerek en uygun tedavi seçeneklerini sunmak adına önemlidir. Düzenli bir cinsel hayata rağmen çocuk sahibi olamayan çiftler, 35 yaş altındaysa 1 yıl, 35 yaş üstündeyse 6 ay sonra bir infertilite uzmanına başvurmalıdır.
NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara, çiftlerin bebek sahibi olma yolculuğunu en üst düzeyde desteklemektedir. Kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları ve ileri düzey embriyoloji laboratuvarı ile, uzman ekibimiz tüp bebek tedavisinde en son gelişmeleri uygulamaktadır. Başarıyı artırmak için modern teknolojiler ve bilimsel yenilikler kullanılarak, her adımda en iyi sonuçları elde etmeyi hedefliyoruz.
Gebe kalmakta zorluk çeken çoğu çiftin tercih ettiği tüp bebek tedavisi, her ne kadar karmaşık bir dizi prosedürden oluşsa da, çiftler için en çok zorluk çekilen ortak nokta beklemektir. Bu doğrultuda tüp bebek tedavisi gören adaylar, embriyonun yani bebeğin tutunup tutunmadığını testten önce belirtiler sayesinde anlamak için sabırsızlanabilir.
Sağlıklı bir insan embriyosu, döllenmeden 5-7 gün sonra kabuğundan çıkar ve yumurtadan çıktıktan sonraki saatler içinde implante olur. Yani rahim duvarına tutunan embriyonun asıl istilası, 3. gün transferinden yaklaşık 2-5 gün sonra ve 5. gün transferinden sonra 1-3 gün içinde gerçekleşir. Burada önemli olan husus, embriyo transferinden sonra başlayan bekleme sürecinin herkes için farklı olabileceğidir.
Tüp bebek tedavisi gören adaylar, bebeğin yani embriyonun tutunup tutunmadığını gerekli tetkikler yapılmadan kesin olarak anlayamaz. Yine de olası erken hamilelik semptomları ve bazı durumlarda ise kramp, embriyonun rahme tutunduğunu ve gebeliğin gerçekleştiğini gösterebilir. Buna lekelenme veya kanama eşlik edebilir veya etmeyebilir. Lakin bu belirtilerin yanıltıcı olabileceğini ve en doğru cevabın embriyo transferinden 10-12 sonra yapılacak olan gebelik testi ile alınabileceğini unutmamak gerekir.
Embriyo transferi sonrası 10-12 gün sonra kan tahlili ile yapılacak olan gebelik testi en kesin sonucu vermektedir. Kan testi pozitif olursa gebelik gerçekleşmiş demektir. Tüp bebek tedavisi gören anne adayında bel ağrıları, karın ağrısı, bulantı, hafif lekelenme durumlarının yaşanması bebeğin tutunma belirtileri olabilir. Lakin bazı anne adaylarında bu belirtiler gözükmeyebilir; bu belirtilerin olmaması gebe olmadığı anlamına gelmez.
Tüp bebek tedavisinde embriyonun yani bebeğin rahme tutunmadığını gösteren kesin bir belirti yoktur. Test gününden önce hastanın adet görmesi durumunda gebeliğin tutmadığı düşünülebilir ama embriyonun tutunamadığı da yine kesin olarak transferden 10-12 gün sonra gebelik testi için yapılacak olan kan tahlili ile teyit edilmelidir. Bu bağlamda tüp bebek tedavisi gören bir anne adayı, transfer edilen embriyonun rahmine tutunup tutunmadığını gerekli ve belirlenen günde kan ve ultrason testi olmadan bilemese de bazı bulgularla karşılaşabilir.
Genellikle hamilelik belirtileri olan koku alma eğiliminde değişiklikler, göğüslerde hassasiyet artışı ve hafif karın kramplarının olması muhtemeldir. Tüp bebek tedavisinden birkaç hafta sonra bile bu bulgular yoksa, embriyonun rahimde tutunamadığının göstergesi olabilir. Ancak, her kadın ve her gebelik farklı olduğu için bu belirtilerin varlığı veya yokluğu kesin bir teşhis sağlamaz.
NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara, bebek sahibi olmak isteyen çiftler için kişiye özel bireyselleştirilmiş tedaviler ve üst düzey donanımlı embriyoloji laboratuvarı ile başarı ihtimalini en yüksek seviyelerde tutmaktadır. Uzman tüp bebek doktorları ve kadın doğum uzmanları kadrosu ile günümüzün en iyi ve gelişmiş tedavi seçeneklerini sunmaktadır. Modern teknolojilerin ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin kullanılması, çiftlerin tüp bebek tedavisinden maksimum fayda sağlamalarına yardımcı olmaktadır.