Tüp bebek, çiftlerden kadın veya erkek bireylere bağlı olarak kısırlık nedeniyle bebek sahibi olmama durumlarının önüne geçmek amacıyla uygulanan destekleyici üreme tekniğine verilen isimdir. Günümüzde yaşanan bütün kısırlık teşhislerinde başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
Bebek sahibi olmak isteyen anne ve baba adaylarınına uygulanan bu tüp bebek tedavi yöntemi, kadından alınan yumurta ile erkeklerden alınan sperm örneğinin doktorlar eşliğinde laboratuvar ortamında döllenmesi ile uygulanmaktadır. Döllenme sonrasında oluşan embriyo anne adayının rahmi içerisine nakledilir.
Bu işlemler sonrasında oluşan hamilelik ile klasik döllenme sonrasında oluşan hamilelik arasında bir fark bulunmamaktadır.
Tüp bebek tedavisi sürecine ilk adım atıldığında önlerinde uzanan yol çoğu ebeveyn adayları için çok belirsiz gözükebilir. Hedef her ne kadar sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek olsa da bu yolculukta neler bekleyeceğini bilmek adaylar için çok daha zordur. Her vaka benzersiz olduğu gibi anne adayının döngüsünün nasıl gideceğinin de tam olarak tahmin edilmesi imkansızdır. Bu noktada ebeveynlerin tüp bebeğin ve tüp bebek sürecinin ne olduğunu iyi kavramaları da önem arz etmektedir.
Doğurganlığa yardımcı olmak veya genetik sorunları önlemek ve çocuk sahibi olmaya yardımcı olmak için kullanılan karmaşık bir prosedür dizisi olan tüp bebek tedavisi süreci her aday için farklı ilerlediği belli aşamalara sahiptir. Kişinin vücudunun tedaviye hangi hızla cevap vereceği gibi süreci etkileyen öznel birçok faktör vardır. İnfertelite sebebi ise bu noktada sürecin ilerleyişine dair en çok ipucunu verecek etkendir. Ancak kadın için tüp bebek süreci aslında haftalar önce başlar. Tüp bebek tek bir tedavi değil, bir dizi işlemdir. Ortalama bir IVF döngüsü, konsültasyondan transfere kadar yaklaşık 6 ila 8 hafta sürer, ancak her birinin özel koşullarına bağlı olarak, yol her hasta için benzerdir. Değişen şey, vücudunuzun her aşamada nasıl tepki verdiğidir.
Bazı insanlar çok çabuk hamile kalabilirken diğerleri için bu süreç daha uzun sürebilir. Genel olarak ise düzenli ve korunmasız olarak her 2 veya 3 günde bir ilişkiye giren çiftlerin yaklaşık %84’ünün bir yıl içerisinde gebe kalmaları beklenmektedir. Bir yıl sonunda hala sonuç alamayan infertelite çiftlerin ise konusunda uzman bir pratisyen hekime gözükmeleri gerekmektedir.
Halk arasında kısırlık olarak da bilinen infertelite, bir çiftin düzenli korunmasız cinsel ilişkiye girmesine rağmen hamile (gebe) kalmaması durumudur. Tüp bebek tedavisi yalnızca bu durumdan mustarip olan çiftler için sıklıkla tercih edilen bir tedavi olduğu gibi yaşına bağlı olarak hamile kalmakta zorluk çeken çiftler başta olmak üzere daha birçok durumda da tercih edilmektedir. Dolayısıyla tüp bebek tedavisinde olumlu sonuç alabilmek adına; hangi durumlarda veya kimler için uygulanabilir sorusu da büyük önem arz etmektedir.
Tüp bebek (IVF), doğurganlık sorunları olan kişilerin bebek sahibi olmalarına yardımcı olan çeşitli tekniklerden biridir. Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin sıklıkla başvurduğu bir yöntem olan tüp bebek tedavisi, anne ve babanın üreme hücresi olan yumurtalar ve spermlerin toplanarak; vücut dışarısında bir araya getirilerek döllenmesi ve oluşan embriyonun anne adayının rahmine transfer edilmesi ile gebeliğin sağlanması hedeflenen bir tedavi sürecini kapsamaktadır.
Tüp bebek sırasında kadının yumurtalıklarından bir yumurta alınır ve laboratuvarda sperm ile döllenir. Embriyo adı verilen döllenmiş yumurta daha sonra büyümek ve gelişmek için kadının rahmine geri gönderilir. Sizin yumurtalarınız ve eşinizin spermleri veya donörlerden alınan yumurtalar ve spermler kullanılarak yapılabilir.
Tüp bebek tedavisi temel olarak böyle özetlenebilir. Lakin yine de bu sürecin kişiye göre farklılıklar gösterebileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. 6 ana aşamadan oluşan bu süreç aslında çok daha fazla detaya sahiptir.
Tüp bebek tedavisinde anne adayının yumurtaları gerekli işlemler sonrası toplandıktan sonra laboratuvar ortamında döllenmek üzere baba adayından alınan spermler ile birleştirilmelidir.
Bu noktada baba adayından alınacak olan sperm örnekleri, özel bir durum olmadıkça mastürbasyon yolu ile sağlanmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli şeylerden biri ise baba adayının sperm örneği verebilecek durumda olması için 2 ila 4 gün arasında cinsel perhizli olması gerektiğidir.
Öte yandan azospermi sorunu olan erkeklerde ise yumurta toplama işlemi öncesi TESE gibi çeşitli yöntemler ile sperm sağlanabilir.
Tüp bebek tedavisinde sonuca ulaşmadan önceki son adım olan embriyo transferi, anestezi gerektirmeyen kolay ve ağrısız bir işlem olduğu gibi süreç içerisindeki en önemli aşamalardan biridir. Tedavi sonucunun alınacağı bu aşama da embriyo seçiminin iyi yapılabilmesi ise gebelik sonuçlarını pozitif yönde etkilemektedir.
Tüp bebek tedavisinde başarıyı oldukça etkileyen embriyo transferi, tedavi sürecinin ortalarında anne ve baba adaylarından alınan örnekler sonrasında döllenen ve gelişen embriyoların anne rahminin içine bırakılması ile gerçekleştirilir. Nakledilecek embriyo sayısını ise döllenen yumurta sayısı değil, kalitesi etkilemekte iken ülkemizde düzenlenen Tüp Bebek Yönetmeliği uyarınca da anne adayına nakledilebilecek embriyo sayısına sınır koyulmuştur. 35 yaş altı adaylarda ilk 2 uygulama için yalnızca tek embriyonun transferine izin verilirken; tedavi sürecinde 2’den fazla başarısız sonuç alınması durumunda veya anne adayı 35 yaş üstü ise de en fazla 2 embriyo transferine izin verilmektedir.
Bu bağlamda anne adayına döllenme sonucu oluşan embriyolar arasından seçilen en kaliteli 1- 2 embriyo transfer edilirken, embriyolog tarafından embriyolar ile ilgili hastalara detaylı bilgi de verilebilmektedir.
Tüp bebek tedavisi, bebek sahibi olamayan çiftler için tercih edilebilecek en sağlıklı yollardan biri olduğu gibi, tüm tıbbi tedavilerde olduğu gibi, bazı riskler vardır. Tedavi sürecinde kullanılan ilaçlar ve prosedürlerin ciddi komplikasyonlara sebep olduğu ise oldukça nadir gözlenmiştir.
Tüp bebek tedavi sürecinde genellikle enjekte edilebilir doğurganlık ilaçları (gonadotropinler) kullanılır. Bu ilaçlar, yumurtalıklarda büyümek için yumurtalı bir dizi folikülü uyarmaya yardımcı olur. Her ne kadar nadir de olsa bu enjekte edilebilir doğurganlık ilaçlarının olası yan etkileri şunlardır:
OHSS semptomlarının çoğu (bulantı, şişkinlik, yumurtalık rahatsızlığı) hafiftir. Genellikle yumurta toplandıktan sonra birkaç gün içinde tedavi görmeden kaybolurlar. Ağır vakalarda OHSS, karın (göbek) ve akciğerlerde büyük miktarda sıvı birikmesine neden olabilir. Bu, çok genişlemiş yumurtalıklara, dehidrasyona, nefes darlığına ve şiddetli karın ağrısına neden olabilir. Çok nadiren (IVF için yumurta alımı olan kadınların %1’inden azında), OHSS kan pıhtılarına ve böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Lakin bütün bu yan etkilerin yalnızca nadir rastlanılan olasılıklar olduğu göz önüne alınmalıdır. Geçmişte yumurtalık kanseri ile doğurganlık ilaçlarının kullanımı arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüldüyse bile günümüzde gelişen teknoloji ve tıp sayesinde yapılan yeni çalışmalar, artık yumurtalık kanseri ile doğurganlık ilaçlarının kullanımı arasında net bir ilişki göstermemektedir.
Tüp bebek tedavisini tercih eden ebeveyn adayları kararlarını verirken duygusal, fiziksel ve tıbbi yönleri ön planda tutsalar bile bu sürecin finansal yönü de birçok anne baba adayı için önemli bir husustur. Bu noktada bir tüp bebek tedavisi fiyatını ayrı bileşenlerine ayırmak ve toplam maliyeti etkileyebilecek birçok faktörü anlamak, ne bekleyeceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Bütün etkenler göz önüne alınarak değişebilen tüp bebek tedavisi fiyatları, 2022 yılında güncel olarak ise 14.000 ila 16.000 lira arasında değişebilmektedir.
Tüp bebek tedavisinde, ‘genel’ veya ‘tipik’ olarak addedilebilecek bir süreç bulunmamaktadır. Her vaka farklıdır ve bireysel bir tedavi için gerekli kesin prosedürler değişebilir. Belirli durumlarda hamileliğe ulaşmada yardımcı olabilecek bir dizi başka prosedür, teknoloji ve ekstra hizmetler ve ayrıca bir döngünün toplam maliyetini değiştirebilecek başka birçok faktör de tüp bebek tedavisi fiyatı değişikliklerinde söz konusu olabilir.
Tüp bebek yalnızca bir tedavi değil, bir dizi prosedür olduğundan, sürecin her aşamasında birçok doktor, hemşire ve teknisyen yer alır. Her adım için ayrı ücretlendirme çok daha karmaşık olacağı için çoğu klinik her döngü başına temel bir ücretlendirme yapmayı tercih etmektedir. Maliyetlerin çoğunu içerisinde bulunduran bu meblağ, kliniğin sahip olduğu donanım ve bulunduğu konum başta olmak üzere; ebeveyn adaylarının tetkikleri sonucunda ortaya çıkan bulgular doğrultusunda özel olarak oluşturulan tedavi protokolü gibi birçok nedene bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu etkenleri genel olarak şöyle sıralayabiliriz:
Günümüzde bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin %15’ini etkileyen infertelite yani kısırlık sorununa karşın; duygusal ve fiziksel maliyeti gibi çeşitli sebepler dolayısıyla tüp bebek tedavisinin denemeye değer olup olmadığı akıllarda oluşan sorulardan biridir. Bu noktada en çok merak edilen soru ise tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşma şansının ne olduğudur. İyi haber şu ki, özellikle 35 yaşın altındaki kadınlar veya donör yumurta kullananlar için IVF genellikle başarılıdır.
Tüp bebek tedavisi başarı oranları genellikle kadının yaşına göre bildirilmektedir. Yaşla birlikte, donör yumurtaları kullanılmadıkça tüp bebek başarı oranları düşme eğilimindedir. İyi kaliteli 5. gün embriyosu nakledilmesi durumunda ise bildirilen yaşa göre başarı oranları ise günümüzde şu şekildedir:
Kadın Yaşı | Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranı |
30 yaş ve altı | % 58-60 |
30-34 yaş | %54-56 |
35-37 yaş | %52-54 |
38 yaş | %40-45 |
39 yaş | %35-40 |
40 yaş | %22-25 |
41 -43 yaş | %15-20 |
43-45 yaş | %10-15 |
46 yaş üstü | 0% |
Tüp bebek başarısı, bazıları üzerinde çok az kontrole sahip olduğunuz ve bazıları sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ile iyileştirilebilen bir dizi faktöre bağlıdır. Tedavinin gebelik ile sonuçlanma ihtimali hesaplanırken dikkate alınan en önemli faktörlerden bazıları ise şunlardır:
Öte yandan tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşma da bu faktörlerin yanı sıra klinik seçimi de birçok açıdan oldukça önemlidir. NOVAART Tüp Bebek Merkezi Ankara ise bebek sahibi olmak isteyen çiftler için kişiye özel bireyselleştirilmiş tedaviler, tanı yöntemleri ve üst düzey donanımlı embriyoloji laboratuvarı ile uzman tüp bebek uzmanları kadrosu ile en uygun tedavi seçeneklerini sunmakta ve tüp bebek tedavilerimizi devam ettirmektedir.
Gebe kalmakta zorluk çeken çiftler genellikle tüp bebek gibi doğurganlık tedavileri ile sorunun üstesinden gelebilirler. Bununla birlikte, birçok ebeveyn adayı için beklemek, bu prosedürün en zahmetli unsurudur çünkü hamilelik belirtilerinin ortaya çıkması yaklaşık iki hafta sürebilir.
Sağlıklı bir insan embriyosu, döllenmeden 5-7 gün sonra kabuğundan çıkar ve yumurtadan çıktıktan sonraki saatler içinde implante olur. Yani rahim duvarına tutunan embriyonun asıl istilası 3. gün transferinden yaklaşık 2-5 gün sonra ve 5. gün transferinden sonra 1-3 gün içinde gerçekleşir. Burada önemli olan husus, embriyo transferinden sonra başlayan bekleme sürecinin herkes için farklı olabileceğidir.
Bu doğrultuda tüp bebek tedavisi gören adaylar, embriyonun tutunup tutunmadığını gerekli tetkikler yapılmadan kesin olarak anlayamasa da olası erken hamilelik semptomları ve bazı durumlarda ise kramp, embriyonun rahme tutunduğunu gösterebilir. Buna lekelenme veya kanama eşlik edebilir veya etmeyebilir.
Günümüzde tüp bebek tedavisi, bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin sıklıkla başvurduğu en popüler ve başarılı yöntemlerden biri olmuştur. Yenilenmeye ve son hızla gelişmeye devam eden günümüz teknolojisi sayesinde kadın doğum doktorları hastalarına çok daha bireysel ve kişiselleştirilmiş bir tedavi süreci sunabilmesi ile de tüp bebek tedavisinde başarı oranlarını oldukça artırmıştır.
Bununla birlikte tüp bebek tedavisinde başarıyı artıran faktörler konusunda her geçen gün yeni bilgiler ortaya atılmasında rağmen ancak bir kısmının etkisi olduğu kanıtlanmış, bazılarının etkisi gösterilememiş veya halen tartışmalıdır. Bütün bu yeni gelişmeler en kaliteli embriyoyu en uygun zamanda ve koşullarda transfer ederek maksimum gebelik şansını elde etmeyi hedeflemektedir.
Bütün faktörlerin yanı sıra klinik ve doktor seçimi de oldukça önem arz etmektedir. Aynı zamanda bir ekip işi olan tüp bebek tedavisinde adayların başarılı bir sonuca ulaşmak adına özenle yapması gereken bu seçim doğrultusunda hem kendileri hem seçilen kliniğin ekibinde yer alan doktor, embriyolog, hemşire ve diğer çalışanların koordineli ve hasta ile uyum içerisinde çalışması dahi başarıyı etkileyen faktörler arasında bulunmaktadır.
Güvenli, verimli ve erişilebilir bir üreme tedavisi olan tüp bebek, günümüz teknolojisi ve klinik gelişmeler sayesinde %50’yi aşan bir başarı oranına sahiptir. Ancak yine de tüp bebek tedavisi bazı durumlarda başarısız olabilir. Bu noktada önem arz eden asıl nokta, iyi alışkanlıkların iyi sonuçlara yol açtığıdır ve dolayısıyla tedavinin başarısızlıkla sonuçlanmaması adına çeşitli önlemlerin alınması ve doktor talimatlarının dikkate alınmasıdır.