+90 312 220 40 20+90 544 220 40 24Çukurambar Mh. 1425. Caddesi (41. Cd.) No:26/B Çankaya/Ankara


Blog

BLOG / YAZILAR

side-view-of-young-muslim-female-scientist-in-hija-2022-03-30-02-38-06-utc-1200x800.jpg

16 Eylül 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek çalışmaları hususunda oldukça önemli bir konumda yer alan kadının doğurganlık potansiyeli, hamile kalma potansiyelinin belirlenmesi açısından elzemdir. Kişinin hamile kalma potansiyeli hakkında fikir veren bu durum, kadının yumurtalıklarında yer alan foliküllerin sayısal olarak miktarını ve kalitesini ifade etmektedir. Bu noktada özellikle çocuk sahibi olmak isteyenlerin; Over Rezervi değerlendirilmesi de oldukça kritik bir konumda yer almaktadır.

Over Rezervlerinin değerlendirilmesinin sonuçlarına bağlı olarak, infertilite veya diğer bir adıyla kısırlık tedavisi için uygulanacak yöntem ve bireyin hamile kalma şansı hakkında oldukça önemli bilgiler elde edilir. Over Rezervinin yüksek olması; kadının yumurtalıklarındaki foliküllerin fazla, daha kaliteli ve hamile kalma şansının da yüksek olduğunun göstergesidir.

Bireyin yumurtalığındaki folikül miktarını yansıtan en iyi faktör de kişinin yaşıdır. Yaş ilerledikten sonra, özellikle 35 yaşında sonra, folikül sayısı ve kalitesi sürekli olarak azalır. 40 yaşında sonra da bu olay ise, giderek hızlanır. Over Rezervi azalan kadın bireylerde; kendiliğinden veya tedavi ile gebe kalma şansı azalır ve hatta gebelik olsa bile düşük riski artar.

Over Rezervinin Azalmasına Sebep Olan Faktörler

Genel olarak bakıldığı zaman Over Rezervinde azalmaya sebebiyet veren pek çok çeşitli faktörler de mevcuttur. Söz konusu bu gibi faktörlere;

  • Yaş ve obezite,
  • Erken menopoz,
  • Sigara içme alışkanlığı,
  • Şiddetli endometriozis,
  • Radyoterapi veya kemoterapi,
  • Daha önce geçirilmiş yumurtalık veya kist ameliyatı örnek olarak verilebilir.

Bu noktada yumurta rezervinin değerlendirilmesi de sadece bir testten ibaret değildir. Sağlıklı bir sonuca varmak için kullanılan pek çok çeşitli test ve metotlar da mevcuttur.

Over Rezerv Ölçümü Nasıl Yapılır?

Temel olarak kadınlar, yaklaşık 1 milyon yumurta hücresi ile doğarlar. Fakat ergenliğe ulaşma ve adet görme sürecine kadar her adet döngüsünde 1000 kadarı kaybedilir. Bu sebeple Over Rezervinin genel anlamda azalmasının en önemli faktörlerinin başında da yaş gelmektedir. Ayrıca Over Rezervi, genetik faktörlerden de büyük ölçüde etkilenir. Ancak; rezervin yaştan bağımsız olarak nasıl gerçekleştiğine dair fikir verecek pek çok farklı testler de vardır.

  • Folikül Uyarıcı Hormon ve Luteinizan Hormon Ölçümü: Adetin 3. gününde kanda ölçülen rezerv hususunda önemli bilgiler vermekte olan bu test, beynin yumurtalıklardan yumurta gelişimini uyarmak için kullanılan hormonların ölçümünü sağlamaktadır.
  • E2 (Estradiol) Ölçümü: Adetin 3. gününde yapılan E2 Testi, FSH Testi ile birlikte değerlendirilmesi elzem olan bir ölçüm metodudur.
  • Progesteron Ölçümü: Adetin 10. gününde yapılan bu test, foliküler fazın süresi hakkında da bilgi verir.
  • İnhibin B Seviyesi: FSH üzerinde etkisi olan test, yaş ilerledikçe ve Over Rezervinin azalması ile beraber düşen İnhibin B seviyesini ölçer.
  • Anti Müllerian Hormon: Over Rezervi için güvenli olan test, adetin herhangi bir günü yapılabilir.
  • Transvajinal Ultrasonografi: Adetin 3. günü yapılan testin, diğer testler ile beraber uygulanması daha uygundur.
  • Clomiphene Citrate Challenge Test: İlaç kullanımı ile beraber yumurtalıkların uyarılıp, yumurta olgunlaştırılarak yanıt vermesi esasına dayalı bir testtir.

symptoms-of-menopause-in-mature-woman-female-wave-2022-02-22-04-32-42-utc-1200x800.jpg

9 Eylül 2022 Tüp Bebek

Over rezervi düşük olması menopozu doğrudan etkilemektedir. Düşük over rezervi sorununu yaşayan kadınlar ve kendilerine birçok kez uygulanan gonadotropin tedavisine sürekli olumsuz cevap veren kadınlarda menopoza geçiş süreci hızlanmaktadır. Over Rezervi yani yumurtalık rezervi bir kadının yumurtalıklarında bulunan foliküllerin yani yumurtaların kalitesini ve sayısını göstermektedir. Sayı ve kalitesi belirlenen over rezervi kadının hamile kalma olasılığını ve doğurganlık durumunu göstermektedir. Over rezervi yüksek olan kadınların yumurtalıklarında folikül sayısı fazla ve kaliteli durumda bulunmaktadır. Bu durum hamile kalma şansını oldukça yükseltmektedir. Yumurtalık rezervi düşük olan kadınlar gebe kalmakta sorun yaşamakta ve gebe kalınması durumunda ise düşük yapma ihtimali yükselmektedir. Over rezervi düşük olması menopozu tetiklediği için düzenli olarak test yaptırmak ve detaylı bilgilere ulaşmak için kliniğimizi gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. İlgili test ve tedavi süreçleri hakkında uzman kadromuzla sizlerin yanında bulunmaktayız.

Over Rezervi Düşük Olma Nedenleri

Sağlıklı şekilde dünyaya gelen kız çocukları belirli bir over rezervine sahip olarak doğmaktadır. Doğumdan ergenlik dönemine kadar geçen sürede yaklaşık 300 bin ile 400 bin arasında bir over rezervine sahip olunmaktadır. Bu rezerv menopoz dönemine ulaşana kadar yavaş yavaş azalmaktadır. Over rezervi düşük olması menopozu olumsuz etkilediği gibi bu rezerv düşüklüğüne birtakım etkenler sebep olmaktadır.

  • Yumurtalıklarla ilgili ameliyat geçirilmiş olması,
  • Kanser hastalığı için radyasyon gibi ağır tedavilere maruz kalınması,
  • Genetik yatkınlığa sahip olunması,
  • Rezerv miktarının baştan düşük olması,
  • Rezerv miktarının normal şartlar dışında aşırı hızlı tükenmesi,
  • Hormonlu gıdalarla beslenilmesi,
  • Sigara gibi zararlı alışkanlıklara bağımlı olunması,
  • Çevre kirliliğinden etkilenilmesi,
  • Ailesinde erken menopoz yaşayan veya yumurtalık ameliyatı geçiren kişilerin bulunması

Düşük over rezervine sahip olunmasındaki sebeplerdir. Over rezervi düşüklüğüne sebep olan etkenler ile birlikte özellikle regl dönemlerinde problem yaşayan kadınların over rezervine baktırması mutlaka tavsiye edilmektedir. Rezerv değerleri kan testi yoluyla kolay bir şekilde kontrol edilebilmektedir. Rezerv değerlerinde olabilecek düşüklük için erken teşhis ve planlama oldukça önemlidir. Tüp bebek ve kadın sağlığı merkezimizde testlerinizi yapmakla birlikte gelecek planlaması adına da sizlerin doğru yönlendirilmenizi amaçlıyoruz.

Over Rezervi Kalitesinin Arttırılması

Over rezervi düşük olması menopozu hızlandırdığı için sahip olunan rezerv miktarının kalitesini arttırmak adına bazı bireysel önlemler alınabilmektedir. Yaşadığımız çağda her ne kadar stresten uzak durmak zor olsa da stres rezerv kalitesini etkileyen en önemli etkenler arasında yer almaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak yumurta sayısında artış sağlamasa bile kaliteyi doğrudan etkilemektedir. Spor ile dokudaki oksijen miktarının artması stresi azaltmaktadır. Bazı over rezervi kalitesini arttırma yolları;

  • Düzenli spor yapmak,
  • Sağlıklı gıdalar tüketmek,
  • Protein ağırlıklı beslenmek,
  • Sigara kullanmamak,
  • Özellikle 40 yaşından sonra çeşitli antioksidan ilaçlar kullanmaktır.

Belirtmiş olduğumuz etkenler ışığında elinizde olan veya olmayan durumlar sebebiyle doğurganlık şansınızı öğrenmek ve sahip olduğunuz over rezervin sayı ve kalitesini görmek için merkezimize başvurabilir ve randevu alabilirsiniz.


egg-with-two-yolks-and-pasta-look-like-sperm-compe-2022-11-14-03-06-50-utc-1200x800.jpg

3 Eylül 2022 Tüp Bebek

Doğal yollarla çocuk sahibi olunamaması durumunda başvurulabilecek pek çok tedavi vardır. Başta tüp bebek tedavisi olmakla birlikte çeşitli tedavilerle çiftler hayallerindeki çocuğa sahip olabilirler. Fakat bu süreçte çiftlerin her ikisi de incelenmeli, gebeliğe neyin engel olduğu tespit edilmelidir. Bu alanda gündeme gelen konulardan birisi non obstrüktif azospermi nedir olmaktadır.

Öncelikle azospermi bir erkeğin menisinde ölçülebilir derecede sperm bulunmamasıdır. Erkeklerin yüzde 1’i bu durumla karşılaşırlar ve kısırlık sorunu yaşayanlarda azospermi oranı yüzde 10-15 seviyelerindedir. Non obstrüktif azospermi hastaları ise iki farklı türdedir. Bunlardan birisi obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olandır. İkincisi de non obstrüktif azospermi, yani tıkanıklığa bağlı olmayandır. Azospermi durumlarının yüzde 40’ı tıkanıklığa bağlı iken yüzde 60’ı tıkanıklığa bağlı değildir.

Non obstrüktif azospermi başlıca şu nedenlerden ortaya çıkabilmektedir:

  • Genetik problemler,
  • Hormonal bozukluklar,

 

Non obstrüktif azospermi vakalarında öncelikle tanı konularak durum tespiti yapılır. Durum tespit edildikten sonra da tedaviye yönelinir. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi vakalarında tanı her zaman konulamayabilir. Bu gruptaki hastaların büyük bir kısmında belirli bir neden de görülemez. Mutlaka genetik incelemeler yapılmalıdır. Karyotip analizi, mikro delesyon testi rutin istenenlerdendir. Sonrasında da hormonal incelemeler yapılmaktadır.

Non Obstrüktif Azospermi Önemi

Non obstrüktif azospermi günümüzde erkek infertilitesi üzerinde çalışılan en önemli konulardandır. Bu kişiler, mikrotese işleminde sperm elde edilemeyen hasta grubunda değerlendirilir. Bu hasta grubunda uygulanabilecek tedavilerin neler olduğu, takip sürelerinin ne olduğu, tekrar mikrotese işlemi yapılma durumu üzerinde en çok araştırma yapılan hususlardır. Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi mikrotese işlemiyle sperm elde edilen yüzde 20-40’lık kısım çıkarılır. Hastalar uzun yıllar takip edilebilir.

Non obstrüktif azospermi tanısının önemi bir kısmında tedaviyle sperm elde edilip çocuk sahibi olma olanağının bulunmasıdır. Dolayısıyla bir üroloji uzmanı tarafından gerekli tanı ve değerlendirmeler yapılıp süreç sabırla yönetilirse tedavi başarıya ulaşabilmektedir. Tedavi süreci sabır gerektirmektedir.

İnfertilite tanı ve tedavisi üroloji, kadın doğum, embriyoloji ve genetik birimlerince ortak yapılması gereken tanı ve tedavi süreçlerini içerir. Bu birimlerden herhangi birisinin olmaması çıkabilecek problemlerin fark edilmemesine neden olabilir. Bu nedenle non obstrüktif azospermi hastasının eşinin de kadın doğum tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Eşler birlikte tedavi edilmelidir. Çünkü tüp bebek tedavilerinde eşin sağlıklı ve tüp bebek tedavisine uygun bir durumda olması çok önemlidir.

Non Obstrüktif Azospermi Tedavisi

İlk değerlendirmeler sonrasında non obstrüktif azospermi genellikle hormonal bozukluklardan, enfeksiyondan, dahili bir problemden ya da varikosel olabilmektedir. Bunlardan öncelik sırası tespit edilir ve tedavi şeması meydana getirilir. non obstrüktif azospermi sorunlarında genellikle mikroTESE işlemiyle sperm elde edilir ve tüp bebek tedavisinde kullanılabilir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezimizde bütün sorularınız cevaplandırılmakta, tedaviler uygulanabilmektedir.


yellow-clothespins-and-rope-2022-11-16-12-05-31-utc-1200x800.jpg

31 Ağustos 2022 Tüp Bebek

Mikroenjeksiyon tedavisi intrastoplazmik sperm enjeksiyonu ya da kısaltılmış adıyla ICSI işlemi olarak da adlandırılır. Tüp bebek tedavilerinde mikroenjeksiyon tedavisinin başarı oranı daha yüksek olduğu için son yıllarda fazlaca tercih edilmektedir. Özellikle sperm sayısının düşük olduğu hastalarda ya da daha önce tüp bebek tedavisi olup yumurta döllenme başarısızlığı olan çiftlerde mutlaka mikroenjeksiyon tedavisi uygulanmaktadır.

Mikroenjeksiyon tedavisi ile yumurtaya sperm enjekte edilmektedir. Daha önceleri sperm ve yumurta laboratuvar ortamında bekletilir ve spermin yumurtayı döllemesi beklenirdi. Bu işlem de in vitro fertilizasyon (IVF) olarak adlandırılırdı. Mikroenjeksiyon yöntemindeyse sperm bir iğne aracılığıyla yumurta hücresinin içine bırakılarak yumurta dölleme işlemi gerçekleştirilmektedir.

Mikroenjeksiyon tedavisi şu aşamalarda uygulanmaktadır:

  • Yumurtaların uyarılması: Normal döngüde her ay bir yumurta olgunlaşır. Bir mikroenjeksiyon döngüsünde başarı şansını arttırmak içinse olgun birçok yumurta olmalıdır. Birden fazla yumurta varsa yumurtalık uyarılmalıdır. Ortalama 8 ila 14 gün boyunca folikül uyarıcı hormon ve luteinize edici hormon ilaçları enjekte edilir.
  • Yumurta alımı: Yumurta alımı yaklaşık 20 dakika kadar sürer. Acı hissi olmaması adına hastaya hafif sedasyon yapılır. Uzman doktor ultrason eşliğinde her bir yumurta içine ir iğne yönlendirerek toplama işlemini yapar.
  • Sperm alımı: Erkekten de ejakülasyon sayesinde sperm numunesi alınır laboratuvarda yıkanıp hazırlanan spermlerden en sağlıklı olanları seçilir.
  • Döllenme: IVF yönteminde normal şartlar altında toplanan yumurtalar ve spermler doğal seleksiyonun gerçekleşmesi adına laboratuvar ortamında bir araya getirilir. Ancak doğal döllenme olmadığı durumlarda mikroenjeksiyon tedavisi kullanılır. Her yumurtaya mikro iğneyle tek bir sperm enjekte edilir. Ertesi gün de döllenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği gözlemlenir.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Neden Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi özellikle sperm sayısının çok düşük olduğu ya da sperm hücrelerinin mikro TESE ile elde edildiği kişilerde uygulanır. Çünkü IVF yönteminde spermler yumurtanın yanına konulup herhangi başka bir işlem yapılmadan spermin yumurtayı döllemesi beklenir. Bu nedenle IVF yönteminde yumurtanın döllenebilmesi için yeterli sayıda sperme gereksinim vardır. Fakat mikroenjeksiyon tedavisinde sperm sayısı çok az dahi olsa döllenme işlemi yapılabilmektedir. Mikroenjeksiyon tedavisiyle tüp bebek tedavisi uygulandığında olgun yumurta sayısıyla aynı sayıda sperm olması yeterlidir.

Daha önceki tüp bebek tedavilerinde başarısız olunmuş çiftlerde mikroenjeksiyon tedavisiyle yüksek oranda döllenme başarısına ulaşılabilmektedir. Açıklanamayan kısırlıklarda da spermin kendiliğinden yumurtayı dölleyememesi başarısızlık sebebi olabilmektedir. Bu gibi durumlarda da mikroenjeksiyon tedavisine başvurulmaktadır.

Mikroenjeksiyon Tedavisi Ne Zaman Yapılır?

Mikroenjeksiyon tedavisi yumurta toplama işleminin ardından yumurtalar hazırlandıktan sonra aynı gün içinde yapılır. İşlem süresi ortalama 15-20 dakika olmaktadır. Laboratuvarda kullanılan teknoloji ve embriyolog tecrübesi başarıyı etkileyen temel faktörlerdir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak en modern teknolojileri kullanıyor, uzman ekibimizle birlikte en yüksek başarılara imza atıyoruz.


sperm-and-egg-cell-on-microscope-scientific-back-2021-08-26-16-56-57-utc-1200x600.jpg

25 Ağustos 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek tedavisi sürecinde yumurtanın döllenmesi sürecinde sperm hücrelerinin sayısının veya özelliklerinin yetersiz kalması durumunda mikroenjeksiyon yöntemi tercih edilmektedir. Bu yöntem zamanı ince bir cam iğne içerisine alınan sperm direkt olarak yumurtaya enjekte edilir. Bu yöntem sayesinde gebe kalma oranı yükselmektedir. Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak yüksek profesyonellikle yürüttüğümüz bu süreç sonucunda bebek sahibi olma ihtimali çok düşük olan çiftlerimizin hayalini gerçekleştirmekteyiz. Oldukça titizlikle uyguladığımız bu yöntem döllenmeyi hem hızlandırmakta hem de etkiyi artırmaktadır.

Mikroenjeksiyon Hangi Durumlarda Yapılır?

Hem çeşitli erkek hem de kadın kısırlığında çok etkili yöntem olan mikroenjeksiyon birçok durumda doktorlar tarafından tercih edilmektedir. Erkek kısırlığı açısından değerlendirecek olursak durumunda sperm sayısı veya hareketliliği odaklı olduğunu görürüz:

  • Astenozoospermi: sperm hareketliliğinde meydana gelen azalma
  • Teratozoospermi: anormal şekilde yüksek sayıda sperm
  • Oligozoospermi: sperm sayısındaki azalma
  • Obstrüktif azospermi: enfeksiyon veya genetik kaynaklı tam sperm yokluğu
  • Anejakülasyon: spermdeki fonksiyonel bozukluk
  • Salgı azospermi: testiste sperm üretiminde mevcut olan kusur
  • İmmunolojik sorunlar: spermlerin döllenme yeteneğini olumsuz etkileme

Erkeklerde görülen bu durumlarda tüp bebek tedavisinde spermin yumurtaya özel yollarla enjekte edilmesi süreci, başarılı sonuç almak bakımından kaçınılmazdır. Erkekler açısından bu yönteme başvurmanın daha çok nedeni bulunsa da kadınlarla ilgili birkaç sorunun ortaya çıkması sonucunda da enjekte prosesine ihtiyaç duyulmaktadır:

  • Yumurta toplama sürecinde elde edilen oositlerin azlığı
  • Kadınını yumurta kalitesinin tüp bebek tedavisi zamanı normal döllendirme süreci için gerekli düzeyin altında olması.

Mikroenjeksiyon Nasıl Yapılır?

Tüp bebek tedavisi zamanı uygulanan mikroenjeksiyon öncesi ve sonrası takip eden birkaç aşama vardır. Öncelikle tedavi zamanı daha fazla yumurta elde edebilmek için günlük hormon enjeksiyonları yapılır. Gözlem sırasında foliküller yeterli boyut ve sayıya ulaşmışsa tetik enjeksiyonu yapılarak yumurtaların olgunlaşması beklenir. Bu süreç yaklaşık 36 saati bulmaktadır. Gözlem sonrası foliküllerden yumurta hücreleri toplanıyor. Bu aşamalar sonrası ise döllenmenin etkili bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır. Yöntemin başarısını artırabilmek için mutlaka kaliteli sperm seçilmesi şarttır. Küçük bir iğne yardımı ile spermler yumurta içerisine enjekte edildikten sonra embriyo oluşum aşaması izlenir.

Kliniğimizde tüm bu süreçler yüksek standartlarla hayata geçirilmekte ve uzman doktorlar tarafından özenle izlenmektedir. 3-5 gün içerisinde müşahide altında tuttuğumuz embriyolar anne rahmine yerleştirilir. Acısız ve basit bir süreç olan embriyo transferi sonrasında günlük hayata dönülebilir, yalnız çok fazla hareketlilikten ve stresli durumlardan kaçınmak gerekiyor. Yaklaşık 15 gün içerisinde hamilelik durumu netleşmektedir. Uyguladığımız bu yöntem sonucunda başarı oranımız oldukça büyüktür. Çiftlerimizin anne baba olma hayali yönünde onlara tam destek olmakta ve bu hayalin gerçekleşmesi için tüm profesyonel yöntemleri uygulamaktayız. Yöntemin başarı oranını yükselttiği gerçeği klinik olarak kanıtlanmıştır.


hands-of-a-scientist-in-the-laboratory-with-a-test-2022-01-12-08-21-48-utc-1200x613.jpg

20 Ağustos 2022 Tüp Bebek

Tüp bebek tedavisi bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin başvurduğu yollardan birisidir. Tüp bebek tedavilerinde başarı oranı günümüzde oldukça artmıştır. Fakat çeşitli nedenlere bağlı olarak da olumlu sonuç alınamamaktadır. Kişiye bağlı sebepler ve genetik faktörler tedavinin başarısında etkili olduğu gibi süreçte kişilerin bilinçsiz hareket etmeleri de başarıyı düşürebilmektedir. Özellikle de tüp bebek için yaş faktörleri tedavi öncesinde, sonrasında önemli meselelerden olmaktadır.

Tüp bebek tedavilerinde başarıyı etkileyen faktörler arasında anne adayının yaşı oldukça önemlidir. Annenin yaşı ilerledikçe başarılı gebelik oranı azalmaktadır. Başka etkenler de devreye girmesine karşın 35 yaş altı anne adaylarında tüp bebek tedavisinin başarı oranı yüzde 68-70 arasında olmaktadır. 42 yaş üzerindeki kadınlarda ise tüp bebek başarı oranı yüzde 10’lara kadar düşebilmektedir. Anne adayından elde edilecek yumurtanın sayısı ve yumurtanın kalitesi yaşla birlikte düşmektedir.

Tedavide anne yaşının yanında yumurta kalitesi, sperm kalitesi, önceki hamilelik durumları, rahmin hamileliğe uygunluğu gibi birçok etmen tedavinin başarısını etkilemektedir. Kesin başarı oranı vermek zor olmakla birlikte detaylı hekim kontrolü sonucu başarı oranı hakkında bilgi verilebilmektedir.

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Yaşında Yapılmalı?

Tüp bebek için yaş faktörleri oldukça önemlidir. Bu yüzden tüp bebek tedavilerinde kadınların yaşı ne kadar gençse başarı oranı da o kadar yüksek olmaktadır. Özellikle 40’lı yaşlardan sonra tüp tedavilerinde başarı ihtimalleri düşmeye başlamaktadır. Çükün 40 yaşından sonra kadınların fizyolojik değişmeleri hızlanmakta, üreme için gereken faktörler zamanla azalmaya başlamaktadır.

Tüp bebek için yaş faktörleri dikkate alındığında çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin 35 yaş altında 1 yıl doğal yollarla bebek sahibi olunamadıysa tüp bebek tedavisine başvurmaları gerekmektedir. 35 yaş üzerinde ise 6 aylık denemede gebelik oluşmadıysa mutlaka bir uzman hekime başvurmaları gerekmektedir. Üremenin sağlıklı olması ve tüp bebek tedavisinde başarı oranının yükselmesi için ne kadar erken tedaviye başlanırsa başarı şansı o kadar fazla olacaktır.

İleri yaşlarda anne adayının yumurta rezervi azalmakta ve üretilen yumurtanın sağlığı düşmektedir. Bu nedenle de gebelik şansız azalmaktadır. Fakat uygun koşulları ola çiftlerde 45 yaşa kadar anne adaylarına tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir.

Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Yükselten Etmenler

Tüp bebek için yaş faktörleri etkili olmakla birlikte başarı şansını arttırılabilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Sperm: Sperm sayının az, kalitesinin düşük, morfolojik yapısının sağlıksız olması başarı şansınız azaltmaktadır.
  • Hormonal dengesizlikler: Hormonal sorunlar için test yapılmalı, ardından sorunlar tedavi edilmelidir.
  • Kilo: Çok kilolu ya da çok zayıf olmak tedavide başarı şansını azaltmaktadır.
  • Yaş: 20-30 yaş en uygun aralık olup 40’lı yaşlardan sonra başarı oranı düşmektedir.
  • Stres: Tedavi sürecinde stres yaşamama tedavi başarısını arttırmaktadır.
  • Vajinal enfeksiyonlar: Vajinadaki enfeksiyon, bakteri, parazit ve mantarlar tedaviyi olumsuz etkileyebileceğinden bunlar tedavi edilmelidir.

Novaart Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi olarak tüp bebek tedavilerinde başarı oranını arttırmak için gerekenleri yapıyor, en iyi planlamalarla gereken desteği sağlıyoruz.


african-american-doctor-discussing-healthcare-trea-2021-12-09-02-41-56-utc-1200x800.jpg

16 Ağustos 2022 BlogTüp Bebek

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin doğum kontrolü sağlamadan düzenli olarak cinsel ilişki kurmalarına rağmen 12 ay boyunca hamilelik oluşmaması infertilite olarak tanımlanmaktadır. İnfertilite yani kısırlık durumu üreme döneminde bulunan çiftlerin yaklaşık yüzde 20’lik kısmında bu sorun görülebilmektedir. Üreme dönemindeki popülasyonun artması ve sunulan tıbbi tanı imkanlarının gelişmesi sonrasında infertilite tedavisi sunan merkezlere başvuru sayısı artış göstermektedir. Cinsel ilişki sırasında korunmayan çiftlerin normal şartlarda yüzde 85’lik kısmında bir yıl içinde hamilelik oluşması beklenmektedir. İnfertilite rahatsızlığı yüzde 40-45 oranında erkeklere, yüzde 50-65 oranında ise kadınlara ait nedenlerle kendini göstermektedir. İnfertilite tedavisi özellikle son 10 yıl içerisinde ciddi şekilde gelişim göstermektedir. Çocuk sahibi olmalarına imkânsız gözüyle bakılan çiftler bile bu tedavi sayesinde anne ve baba olabilmişlerdir. Kadınlarda görülen kısırlık yumurta yapımının uyarılması ile tüp cerrahisi ve tüp bebek tedavilerinde kullanılan yöntemler sayesinde büyük ölçüde tedavi edilebilmektedir. Kadının yaşının ileri seviyelerde olması ya da yumurtalıklarının verilen ilaçlara gerekli yanıtları verememesi infertilite tedavisinin bırakılmasında etkili bir faktör olmaktadır. Kullanımına 1993 yılında başlanılan mikroenjeksiyon erkek kısırlığının tedavisinde bir devrim olarak tanımlanmaktadır.

İnfertilite Tedavisi İçin İstenen Testler

İnfertilite tedavisi için kadın ve erkeklerden bazı farklı testler talep edilmektedir. Kadınlar için istenen testler;

  • Kan grubu
  • Tam kan sayımı
  • Genetik testler
  • Hormon testleri LH, FSH, estradiol, TSH
  • Serbest T4, prolaktin
  • Mevcut bağışıklığın önceden tanımlanması için HBsAg, antiHBs, antiHCV, RubellalgM-IgG, ToxoplasmalgM-IgG testleridir.

Erkekler için istenen testler;

  • Spermiogram
  • Kan grubu
  • HBsAg, antiHBs, antiHCV
  • Hormon testleri FSH, LH
  • Total testosteron, prolaktin ve TSH
  • Genetik testleridir.

Uygulanacak testler ışığında tedavi sürecinin başlaması ve ilerlemesi adına planlamalar merkezimiz tarafından oluşturulmaktadır. Test sonuçlarında değerlerdeki aşırı düzeltilemez bulgular infertilite tedavisinin bırakılmasında başrol oynamaktadır. Fakat tedavinin bırakılmaması için uzman kadromuz ve son model cihazlarımızdan tedaviden olumlu sonuçlar alabilmek adına üst düzey şekilde yararlanmaktayız. İnfertilite rahatsızlığı olan çiftlerin morallerini yüksek tutarak motivasyonlarını düşürmemeleri tedavi açısından ciddi yararlar sağlamaktadır.

Doktora Ne Zaman Başvurulmalı?

İnfertilite tedavisinin başarı oranını etkileyen önemli faktörlerden birisi kadının yaşıdır. 30 yaş altındaki kadınların 2 yıl, 35 yaş üstündeki kadınların 1 yıl ve daha önce kadın hastalıkları nedeniyle


woman-collecting-blood-samples-for-testing-on-diff-2022-10-07-01-10-29-utc-1200x800.jpg

2 Ağustos 2022 Tüp Bebek

Kadının 35 yaş altında oluşunda 12 aylık, 35 yaş üstünde oluşunda 6 aylık bir süre boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine rağmen gebelik elde edilememesi durumuna infertilite denir. Günümüzde çiftlerin %15’inde infertilite görülmektedir.

İnfertilite pek çok farklı nedene bağlı olarak gelişebilir. Bu nedenler kadın ya da erkek kaynaklı olabilir. Kadınlara ve erkeklere bağlı olarak gelişen infertilite yüzdelerini şöyle açıklayabiliriz:

  • Kadınlara ait nedenlerle gelişen infertilite %37 oranında
  • Erkeklere ait nedenlerle gelişen infertilite %8 oranında
  • Hem kadın hem erkeğe ait nedenlerle gelişen infertilite %35 oranında
  • Nedeni açıklanamayan infertilite %20 oranında görülmektedir.

Çoğunluğu oluşturan kadınlara ait infertilite nedenleri arasında aşağıdaki maddeleri sayabiliriz:

  • Ovülatuvar bozukluklar %25
  • Endometriozis %15
  • Pelvik adezyonlar %12
  • Tubal blok %11 —
  • Diğer tubal bozukluklar %11
  • Hiperprolaktinemi %7

Erkeğe bağlı gelişen bir infertilite varsa;

  • infertilite süresi önceki dönemlerde fertilite durumu
  • sistemik hastalık olup olmadığı
  • çocuklukta geçirilen hastalıklar
  • gelişim sorunu olup olmadığı
  • ameliyat geçmişi
  • anaboliksteroid, testosteron gibi ilaç kullanımının olup olmadığı
  • gonadal travma hikayesi
  • toksin maruziyeti sorgulanmalıdır.

Akupunktur Nedir, Ne İşe Yarar?

Alternatif tıp alanı kapsamında geleneksel tıbbın bir uzantısı olarak yüzlerce yıl önce Çin’de keşfedilmiş ve 1970’lerde Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmış olan akupunktur tedavisi günümüzde romatoid artrit, osteoartrid, bel ve boyun ağrıları ve dispeptik şikayetler gibi farklı alanlarda tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak tercih edilmektedir.

Vücudun belirli bölgelerinden enerji kanalları içerisinde seyreden bazı enerjilerin geçtiğine inanılarak saplanan ince iğneler yardımıyla o bölgeler uyarılarak çeşitli hastalıklarda duyulan ağrının hafifletilmesi ya da ciddi rahatsızlık oluşturabilecek semptomların iyileştirilmesi amacıyla hastalara akupunktur uygulanmaktadır. Akupunkturun aynı zamanda psikiyatrik rahatsızlıklara iyi geldiği ve yatıştırıcı bir özelliği olduğu gösterilmiştir.

Doğru uygulandığında güvenli bir yöntem olan akupunkturun yan etkisi azdır ancak yok değildir. Bu yüzden akupunktur uygulaması uzman hekimler tarafından, yetkili merkezlerde uygulanmalıdır.

İnfertilite Tedavisinde Akupunkturun Avantajı Var Mıdır?

İnfertilite tedavisi öncelikle çiftin tedavi programına etkin bir şekilde katılımını gerektirir. Bu süreç içerisinde çiftin sık sık hastane randevularına gitmesi ve yaşam şekillerini bu yönde adapte etmesi gerekir. İnfertilite tedavisi süreci çift için olduğu kadar aileleri ve çevreleri için de maddi ve manevi açıdan zorlu olabilmektedir. Anne adayının etkisi altında olduğu bu stres ortamı gebelik sürecini olumsuz etkileyebilir, infertiliteyi tetikleyebilir.

Akupunktur tedavisinin stresi azalttığı ve korkuları yatıştırdığı yapılan çalışmalarda kanıtlanmış verilerdir. Anne adayına uygulanacak olan akupunktur tedavisi zihinsel ve bedensel olarak sakinleştirici etki göstererek olumsuz duygu durumunu, depresyon, kaygı ve stresi azaltır ve infertilite tedavisi sürecinde başarıyı artırır. Bunun yanı sıra akupunktur uygulaması santral ve periferik sinir sistemine ve nöroendokrin sisteme etki ederek uterusa giden kanlanmayı artırır ve uterin motiliteyi azaltarak fizyolojik iyileşmeye neden olur ve gebelik için uygun ortamın oluşmasına yardımcı olarak infertilite tedavisi başarı olasılığını ve gebelik başarısını artırır.


red-flower-in-man-hand-2022-11-17-16-14-05-utc-1200x951.jpg

30 Temmuz 2022 Tüp Bebek

Fizyolojik olarak fertilizasyonun gerçekleşmesi için erkekte testiste üretilen sperm hücresinin olgunlaşarak üreme kanallarından geçmesi ve ejakulasyon ile dişi genital sisteminin içine atılması gerekir.

  • Spermin üretilmesinde, olgunlaşmasında bir sorun
  • Spermin iletildiği kanallardaki tıkanıklık
  • Varikosel (testis torbasındaki damarların genişlemesi)
  • Gonadal travma (testislere alınan travma)
  • Hormonal bozukluklar
  • Kronik hastalıklar
  • Geçirilen enfeksiyon
  • Ameliyat öyküsü
  • Anatomik malformasyonlar
  • İlaç kullanımı
  • Mesleki olarak toksinlere maruziyet
  • Sigara, alkol tüketimi gibi durumlarda erkeklerde infertilite görülebilir.

Erkekte İnfertilite Değerlendirilmesi ve Azospermi

İnfertil erkeklerin bazılarında ejakülatta olması gerekenden daha az sperme rastlanır, buna oligozoospermi denir. Bazılarında ise ejakülatta hiç sperm olmaz, bu duruma ise azospermi denir. Ejakülatta anormal sperm hücrelerine rastlanabilir. Kötü kaliteli, az hareketli, anormal morfolojik yapıya sahip sperm hücrelerinin normalden fazla olması durumuna teratozoospermi denir.

Azospermi tıkanıklığa bağlı olan ve olmayan azospermi olarak iki gruba ayrılabilir. Tıkanıklığa bağlı olan azospermide (obstrüktif azospermi) spermin vücut içerisinde iletildiği yollarda bir darlık vardır. Bu darlık geçirilmiş bir cerrahi operasyon, genital enfeksiyon sonrasında edinilmiş ya da doğuştan gelen bir anomali olabilir. Sperm kanallarındaki darlığa bağlı olarak meni çıkışı engellenir ve ejakülatta sperme rastlanmaz. Darlık ya da tıkanıklık cerrahi olarak düzeltilebilir ancak düzeltildikten sonra da ejakülattaki sperm miktarı fertilizasyon için yeterli olmayabilir, bu durumda yine tüp bebek tedavisi gerekir.

Tıkanıklığa bağlı olmayan azospermi (non-obstrüktif azospermi) inmemiş testis (doğumsal olarak inguinal kanalın yukarısında kalmış testis) ya da testis torsiyonu gibi anomaliler sonucu oluşabilir. Temelde yatan bir tıkanıklık ya da darlık yoktur. Tedavi edilebilir ve edilemez türleri vardır.

İnfertilite şikayetiyle gelen hastada genel yaşam tarzının öğrenilmesi, detaylı anamnez ve fizik muayenenin yanı sıra semen analizi (spermiogram) mutlaka yapılmalıdır.

Semen Analizi (Spermiogram Testi) Nedir?

Tüp bebek tedavisinden önce erkeklere uygulanan semen analizi (spermiogram) testi erkekteki üreme fonksiyonunun durumunu öğrenmek amacıyla spermleri incelemek için yapılan bir testtir.

Ejakülasyonda oluşan ejakülat içeriğindeki spermler şekli, sayısı ve motilitesi (hareket kabiliyeti) yönünden incelenir.

Kadının 35 yaş altında oluşunda 12 aylık, 35 yaş üstünde oluşunda 6 aylık bir süre boyunca düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girilmesine ve rağmen gebelik elde edilememesi durumunda infertilite nedeninin araştırılması için semen analizi (spermiogram) testi yapılmalıdır.

Testler 7 gün arayla 2 kez uygulanır. Semen analizi (spermiogram) testi için testin uygulanacağı günden önce 3-5 günlük bir cinsel perhiz ile birlikte alkol ve kafein alımının da durdurulması gereklidir. Ayrıca testten önce idrar yapılmış, mesane boşaltılmış olmalıdır. Test için hastanede verilen özel steril bir kaba mastürbasyon ile ejakülat içeriğinin boşaltılması istenir. Sperm kalitesini etkileyeceği için test sırasında kayganlaştırıcı benzeri ürünler kullanılmamalıdır. Testin hastanede gerçekleştirilememesi durumunda örnek evde alınabilir ancak en geç 1 saat içerisinde laboratuara götürülmelidir.

Laboratuarda sperm hücreleri özel yöntemlerle mikroskobik olarak incelenir. Gerektiğinde test tekrar edilebilir.


novaart-logo-disi

NOVAART TÜP BEBEK MERKEZİ olarak, ”yeni bir hayat” sloganıyla yola çıktık. Mesleki hayatlarını infertilite-tüp bebek konusuna adamış olan uzman hekim kadromuzla, sizleri en büyük hayalinize kavuşturmak için, en son teknolojik gelişmeleri kullanarak, size özel tedavi programlarını uygulamak ve mutluluğunuzu paylaşmak istiyoruz.

NovaArt Tüp Bebek © 2021 Tüm Hakları Saklıdır